14 Mart 2012 Çarşamba

Sana...




Bitti derken koruduğun soğukkanlılığına hayretle bakan gözbebeklerimdeki ıslaklığı sana farkettirmemeye çalışmak, ağzından çıkan ayrılık cümlelerini nasıl bu kadar rahat, bu kadar ustaca kurduğunu anlayamamak, buz gibi karşımda duran mimiksiz bedenine inanmayıp, "Kal" dememek için gururumla verdiğim savaş ve her zaman ki gibi yenilişim, yüksek sesle "Sensiz yapamam!" deyişim ve senin umursamadan çekip gidişin... Nasıl bir anlamsızlıktı, artık yokum dediğin gün yaşadıklarım...

Ya sonra;.

Telefonun mesaj kısmına girip, saatlerce yolladığın mesajları okumak, ağlamak. İlk defa böyle içten, böyle cesur, böylesi yana yakıla. Senin başka birine ait olma ihtimalini düşünerek bir çok geceyi uykusuz geçirmek, yakıştıramamak kendimden başkasını yanına, ayrılığın yarattığı travmadandı üstüne alınma sen. Seni herşeyim yapmış olmamdan olsa gerek, gittiğinde hiçbir şeyim kalmadı. Bir gazete küpürüne iliştirilmiş intihar haberi kadar acımasız aşk ve sandığından acı değil kurşun, sandığından derin değil açtığı delik, yüreğime açılan delik kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder